Gayet sade ve şık. Oldukça rahat görünüyor.
30 Kasım 2010 Salı
Yalılar Serisi 1. Abut Efendi Yalısı
İstanbul'u sevipte yalıları sevmeyen yoktur sanırım. Onların cezbedici yönü biraz gizem, ulaşılamazlık ve çokça ihtişam. Tabi muhteşem manzaraları ve mimarilerinide unutmamak gerek. Başlangıç olarak çoğumzun artık aşina olduğu dizilerin vazgeçilmez setlerinden biri oan Abut Efendi yalısıyla başlamakistedimm. Kurtlar Vadisi, Gümüş ve son olarak Lale Devri ile az çok tanıdık bu yalıyı. Tam olarak kesin olmasada sanırım yalı satılık artık onu alıcak talihli onlarca milyon dolarını verip bu güzelliğe sahip olucak.
Kandilli - Göksu Caddesi No: 19-21 ( Ada 932 / parsel 8 )
Üslubu: Neo-klâsik
İnşa Tarihi: XIX yüzyıl ortası. (1984-89 yılları arasında esaslı bir şekilde tamir görmüş ve mülkiyet değiştirmiştir.)
Mimarı:KarabetAmıra Balyan (1800-1866)
Yüzölçümü: Yalı:270 m2 Bahçesi: 1130 m2
Altunizade'lerden (Üsküdar'ın Kısıklı'sına giderken, Koşuyolu Caddesi başında cami, hamam, dükkanlar ve konak yaptırmış olan, Abdülmecid devri ticaret ve devlet adamlarından İsmail Fasa ailesinin lâkabı ) Necip Bey kendisi için, Dolmabahçe Sarayının planından esinlenerek, mimar Karabet Amira Balyan'a bu yalıyı inşa ettirmiştir.
"Güney ve Batı Cepheleri" Fotograf: San Grafik, 1974
Necip Bey'den, Baron Vandoeuvre, ondan da Mehmet Abut Efendi ( Sultan II. Hamid devrinde. Ticaret Odası, Harbiye Nezareti Mubayaa Komisyonu ve Şirketi Hayriye reisliklerinde bulunmuştur) eşine hediye olarak satın almıştır.
Abut Efendi Yalısı "270 m2. lik" orta büyüklükte tek bir yapı içinde, fonksiyon ayrılığı ve aynı zamanda birliği gösteren, mükemmel bir plan orjinalliğine sahip, Boğaziçi'nin geçen yüzyıldan kalan ender yapılarındandır. Salonlar, sofalar, odalar, merdivenler, balkonlar, mutfak, dolaplar, kayıkhane, yüzme havuzu, hamam, kömürlük, odunluk, çeşmeler, yüklükler, merdivenler, nişler iyi kompoze edilmiştir. Ancak üst kat salonundaki dekorasyonda bir iddia ağırlığı gözleniyor. Yalının tümü 18 oda ve 2 sofa. Üst kat. yarım dikdörtgen bir sofa etrafında dönüyor. Bağdadilerde, hava ve rutubet için sağlam meşe ağacı kullanılmış
Alt kat, bahçeye bakan doğu/güney köşk odası
Yalının dikkatimizi üstünde toplayan kısmı, ana giriş kapısının karşısındaki merdivene gelince; altta ve üstte -yine-palmiyeli camekânlar. Menteşeler gömme. Merdiven sol ve sağdan dönerek sahanlıkta birleşiyor; sonra tel olarak ikinci kata çıkıyor. Duvarlar mermerşahi taklidi. Merdiven altı yüklük. Merdivenin ve üstünde iki yanındaki altları beyzî balkonların korkulukları, ahşap geniş panolar halinde. Yarım kalp şeklindeki, üst sofa ve merdiven balkonlarının arkası küçük bir sahanlık. Bu merdivenin balkonları, ayakta kalmış yalılar içinde (maalesef sınıf tenzili ile yıktırılıp yerine kâgir bina yapılan) İstinye Recaizade yalısında vardı. Merdiven boşluğunun üstü, ışık feneri ve motifi.
İsmail Paşa ve Abut Efendi Yalıları. İsmail Paşa yanarken arkadaki köşk de yanmış 1990'da yeniden inşa edilmiştir.
Nihayet, yalının kasır dekorasyonu ve planında; ağır süslemeleri, tabloları, perdeleri, kornişleri, avizeleri ve sütunlarıyla zülveçheyn (iki cepheye de açık) salonu. Balyan mimar, sadece planda değil, perde ve kornişlerde de Beylerbe'yi ve Dolmabahçe sarayları tarzında, yekpare, kabartma armalı ve yaldızlı süslemeler kullanmış.
Zengin oymacılık örneklerinden merdiven korkulukları,
üst kat sofa balkonuyla bütünleşmiş. 1975
üst kat sofa balkonuyla bütünleşmiş. 1975
Zemin katında bir de, pek zarif musluk taşı ile - iki aynalı barok üsluba yakın süsleriyle - mermer kurnalı, devrinden kalma küçük bir hamamı var. Hamam ve mutfak adeta ayrı bir bölüm. Birinci kat koridoruna dönen bir servis merdiveni ile çıkılıyor. Yanındaki -şimdi ortadan kalkmış olan- yukarı katlara yemek gönderme dolabının ahşap kapağı görülüyor. 1985 yılıda Abut Efendi Yalısı, Abut Efendi'nin kızı Belkıs hanım tarafından satılarak, içi ve dışı esaslı şekilde restore edilmiştir.
Mimari Biçimi
"Söylenceye göre Dolmabahçe Sarayı (1853) süslemelerinin beğenisi ile bu stil yalılarda da görünmeye başlamış. Yalnız Kıbrıslılar yalısı ve İsmail Paşa yalısında da görüldüğü gibi, bu eğilim dış mimariyi pek etkilememiş, sadece iç dekorasyona dönük kalmıştır. Nitekim burada da, üst katın bir tavanında, tekne tonoz-kubbe profili ve freskleri, kolon başlığı ve korniçaları buna şahitlik etmekledir. Evvelce gördüğümüz gibi eklektizm Anadoluhisarı'ndaki Sedat Bey Yalısı'nı dıştan da sarmıştı.
Abut Efendi Yalısı Kesit - Ö: 1/50
Bu yüzyıl sonuna doğru Klassisizm ve Türkizm yalı mimarisi iç-dış elevasyonunun ayrı çizgilerinde birleşmiş görünüyorlar. Abut Efendi yalısında balkon motifinin bir köşe balkonu biçimine dönüşmesi bir başkalık oluşturuyor.
Planda beliren koridor bağlantıları da bu yalıda E şeklinde dolanması da bir yeni uygulama olarak görünüyor,
Not: Boğazda yaklaşık 620 yalı bulunuyor.
sair plan elemanları geleneksel form ve düzende kalmış bulunmaktadır.
Abut Efendi Yalısı zemin kat planı. Ö: 1/50
1/3/5/6/7/8. Oda 2. Mutfak 9/10 Banyo
sair plan elemanları geleneksel form ve düzende kalmış bulunmaktadır.
29 Kasım 2010 Pazartesi
Modüler Sofa
Geleneksel yer minderi anlayışının renk ve modernizmle birleşmiş bir yorumu.Renk konsunda tutucu olduğumu itiraf ediyorum ama bu tasarımları beğendim konforu sağlıyor ve geniş mekanlar için farklı bir alternatif.
Kataloglar;
http://www.roche-bobois.com/media/pdf/cont-uk/appli.htm?onglet=&page=
http://www.roche-bobois.com/media/pdf/prov-uk/appli.htm
http://www.roche-bobois.com/media/pdf/voy-uk/appli.htm
fotoğraflar: http://www.roche-bobois.com/
Sushi Bar
Kıbrıs'ta bir sushi bar.Yiorgos Hadjichristou mimarlık şirketi tarafından yapılmış.
Mimarlar; Veronika Antoniou, Yiorgos Hadjichristou and Petros Konstantinou.Dekorasyonunda süreklilik temel alınmış, çok emek ve iyi bir uygulama isteyen bir tasarım öngörülmüş.Beyaz fon renkli detaylarla canlandırılmış.
Mimarlar; Veronika Antoniou, Yiorgos Hadjichristou and Petros Konstantinou.Dekorasyonunda süreklilik temel alınmış, çok emek ve iyi bir uygulama isteyen bir tasarım öngörülmüş.Beyaz fon renkli detaylarla canlandırılmış.
Uygulama aşamasından bir fotoğraf.
28 Kasım 2010 Pazar
27 Kasım 2010 Cumartesi
Loft
Evet, uzun süredir yurtdışında hatta belli bir zamandır Türkiye de revaçta olan bir terim loft. Birçok restoran cafenin adını süslese de loft kelime anlamı olarak tavan arası manasında olup. Özellikle New York’ta endüstriyel amaçlı yapılmış taş, tuğla binaların tavan aralarının yeniden elden geçmiş ve gayet pahalı lüks daire tipi konumuna girmiştir. Hatta düz çatılara prefabrike olarak eklenmiş halleri de çoktur. Benim aklıma loft diyince ‘Friends’ dizinindeki malum meşhur daire gelir büyük camları, dokulu duvarları, bütüncül düşünülmüş yaşama alanı vs. birde bunun daha modern versiyonları vardır. Onlar da asma katlı (spiral merdivenle çıkılanı makbul olur), endüstriyel mutfaklı, yerler bürüt ve parlak gri, minimalist anlamda döşenmiş, mobilyaların yüzdüğü, tabloların duvara dayandırılıp bir atölye edası verilen mantık olarak sade fakat etkisi muhteşem olanlardır.
Loftlarda en önemlisi de şüphesiz ne manzarası olursa olsun devasa pencerelerin akvaryum hissi oluşturmasıdır.
Birde autocad'te loft komutu vardır ki o başka bir konu.:)
Örnek olarak 'Aşk Yakar' dizisinde Ece Sükan’ın bembeyaz dairesi.
Türkiye’den bir popüler örnek: Levent Loft
Loftlarda en önemlisi de şüphesiz ne manzarası olursa olsun devasa pencerelerin akvaryum hissi oluşturmasıdır.
Birde autocad'te loft komutu vardır ki o başka bir konu.:)
Örnek olarak 'Aşk Yakar' dizisinde Ece Sükan’ın bembeyaz dairesi.
Türkiye’den bir popüler örnek: Levent Loft
Levent Loft- render |
Levent Loft- render |
Çatı pencereleri ayrı bir etki yaratır. |
Prefabrik ek olarak |
Muhteşem |
25 Kasım 2010 Perşembe
Modern Mobilyalar 3
Yuva sandalye, kulağımı tırmaladı bu çeviri biz ona Nest Chair demeye devam edelim. Örneklere bayıldım modern yaşama alanlarına çok farklı bir hava katacakları bir gerçek. Yeni bir slogan buldum 'Çok sade bir mobilya grubuna bir tek Nest Chair yeter' evet bulmadım uydurdum. Gag reklamlarından fırlamış kötü bir slogan ödülü alabilirim. Direk olarak ses tonu bile canlandı. :S Ürkütücü
Laf kalabalığım bir yana, hazır kış gelmekteyken böyle bir sandalyem olsa keşke görünüşü bile sıcacık elinde sıcak çikolata kaybolurum ben bunların içinde sonra arayın durun. (Tabi bazılarının o kadarda ufak değilim.)
Bu tasarımı İDW de görmüştüm burda nest yuva yerine kafes olarak yorumlanmış.:(
Laf kalabalığım bir yana, hazır kış gelmekteyken böyle bir sandalyem olsa keşke görünüşü bile sıcacık elinde sıcak çikolata kaybolurum ben bunların içinde sonra arayın durun. (Tabi bazılarının o kadarda ufak değilim.)
Fold Chair by Nina Bruun, |
Frank Tjepkema & Janneke Hooymans |
The O-Nest Chair'The Future Perfect' |
Bird’s Nest Chair by Timothy Schreiber |
Autoban |
Human Nest Chair 'Emily Pilloton' |
Charles Brill, “Nest Chair” |
Ressamlar Eşref Armağan
Gözleri görmeyen Türk ressamın başarısı..
Yükleyen MetafizikMerkez. - Yepyeni haber videoları
Size bir mucizeden bahsetmek istiyorum ama öncelikle kendi itirafımı yapıyorum. Evet, bende çoğu insan gibi Türk sanatçıları çokta yüceltmeyi hatta hak ettikleri ilgiyi gösteremiyorum. Bir sanatçıyı yüceltmek ilk o kişiyi bilmekle gerçekleşir bu kadar basit olduğunu düşünüyorum. Tarzını beğenmek bile demiyorum sanatta bu tip şeylere mecbur değiliz öncelikle emeğine saygı ve bilmek bahsetmek konuşmak. Tabi bunlar benim şahsi fikrim.
Eşref Armağan (d. 1953, İstanbul) doğuştan görme engelli Türk ressamdır. Yaşamı boyunca görmediği nesnelerin maket modellerine parmak uçlarıyla dokunarak onları başarıyla resmedebilmiştir. 'The Colors of Darkness' isimli ödüllü belgesele konu olmuştur. Ayrıca Real Super Humans isimli belgeselde de aynı şekilde kendisinden ayrıntılı bir biçimde bahsedilmektedir. Hiç görmediği nesneleri dokunduktan sonra resmedebilme yeteneği nedeniyle Harvard Üniversitesi nöroloji bilim dalından profesörler kendisinin beyin fonksiyonlarını incelemiş, bunun sonucunda Eşref Armağan'ın bir nesneye dokunduğunda beynindeki görülen cisimlerin algılanması ile ilgili bölümün harekete geçtiğine şahit olmuşlardır. Hakkında ünlü İngiliz bilim dergisi 'New Scientist'te makale yayınlanan Armağan yaşamını İstanbul'da kendisi gibi görme engelli eşiyle beraber sürdürmektedir(wikipedia)
Eşref Armağan için hazırlanmış belgesel yukarıda paylaşım sitelerinde çokça yayınlandı hala izlemediyseniz mutlaka izleyin derim.
Daha geniş bilgi ve Galerisi için http://www.esrefarmagan.com/index-tr.html ressamın kendi sitesi.
Birkaç örnek;
Eşref Armağan (d. 1953, İstanbul) doğuştan görme engelli Türk ressamdır. Yaşamı boyunca görmediği nesnelerin maket modellerine parmak uçlarıyla dokunarak onları başarıyla resmedebilmiştir. 'The Colors of Darkness' isimli ödüllü belgesele konu olmuştur. Ayrıca Real Super Humans isimli belgeselde de aynı şekilde kendisinden ayrıntılı bir biçimde bahsedilmektedir. Hiç görmediği nesneleri dokunduktan sonra resmedebilme yeteneği nedeniyle Harvard Üniversitesi nöroloji bilim dalından profesörler kendisinin beyin fonksiyonlarını incelemiş, bunun sonucunda Eşref Armağan'ın bir nesneye dokunduğunda beynindeki görülen cisimlerin algılanması ile ilgili bölümün harekete geçtiğine şahit olmuşlardır. Hakkında ünlü İngiliz bilim dergisi 'New Scientist'te makale yayınlanan Armağan yaşamını İstanbul'da kendisi gibi görme engelli eşiyle beraber sürdürmektedir(wikipedia)
Eşref Armağan için hazırlanmış belgesel yukarıda paylaşım sitelerinde çokça yayınlandı hala izlemediyseniz mutlaka izleyin derim.
Daha geniş bilgi ve Galerisi için http://www.esrefarmagan.com/index-tr.html ressamın kendi sitesi.
Birkaç örnek;